Ailece güzel zaman geçirelim!
Ailece güzel zaman geçirelim! Eski kafalısın diyebilirsiniz ama ben çocukların tüm gün iPadlerine bakmasını istemiyorum.
“Televizyon izleyebilir miyiz anne?” sorusu, çocuklarım Zoe (7) ve Noah’nın (4) sormaktan asla sıkılmadığı tek soru. Hafta sonları yaptığımız film geceleri haricinde ise bu soruya genellikle “Hayır” cevabını veriyorum. Bu sorunun ardından ikinci soru geliyor: “Öyle ise bizimle oynar mısın?” Tabii ki sizinle oynarım. Bazen Memory oyununu oynuyoruz. Bu oyunu pek sevdiğim söylenemez ama içten içe bu oyunu oynamanın, hafızamı geliştireceğini ve pek çok şeyi unutmama engel olacağını umut ediyorum.
Bazen Zoe : “Spor yapabilir miyiz?” diye soruyor. Noah, gördüğü her şeye ve herkese tırmanmaya çalışıyor. Yazın bahçemizdeki trambolinde hep beraber zıplıyoruz ve bugünlerde ip atlıyoruz. Spor, çocukların özgüven kazanmaları için muhteşem bir araç. Zoe’yi 20 kere ip atladıktan sonra görmeliydiniz. Mutluluk ve gururdan havalara uçuyordu. Bende onunla birlikte deliler gibi sevinip dans etmeyi ihmal etmedim elbette. Noah, havalı bir crossfitçi gibi takılmayı tercih ediyor. Zoe ile ikimize, ipin altından geçebilmesi için indirmemizi ve daha sonra sıçrayıp dokunabilmesi için kaldırmamızı söylüyor.
Çocukların ikisi de spor yapmaya bayılıyor ve ANTRENMAN YAPTIKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİLLER. Onlar sadece harika vakit geçiriyorlar.
Çocuklarımı yüzmeye ve jimnastik yapmaya götürüyorum. Harika bir öğretmenleri var ama onunla geçirdikleri zaman, birlikte saklambaç oynadığımız ya da arabaya kadar yarış yaptığımız zamanlardan çok farklı. Ben Zoe’nin rol modeliyim. Beni sürekli elimde spor çantasıyla dolaşırken ve harika vakit geçirirken görerek büyüdü. Noah’nın kahramanı ise gayet yakından takip ettiği babası. Çatalını büyük bir kararlılıkla tabağındaki ete batırırken aynen şöyle diyor: “Çok fazla yemek yiyeceğim çünkü babam gibi kocaman olmak istiyorum!”
Zoe de yemek yeme ve egzersiz yapma arasındaki bağlantıyı çözmüş durumda. Geçen akşam yemeğimizde, önüne yığdığım dağ gibi sebzeler dâhil olmak üzere, tabağındaki her şeyi silip süpürdü ve daha sonra ona çok sevdiği karamelli çikolatadan verdim. Biraz sonra salonda yanıma geldi ve “Anne, tatlı yiyebilir miyim?” diye sordu. “Ama şimdi yedin!” dememle birlikte kanepenin kenarına gitti ve dips yapmaya başladı. Sonrada bana dönüp “Ama bak anneciğim, ben spor yapıyorum ve bu yüzden hiç şişmanlamayacağım!” dedi. Ne diyebilirim. Kızıma tapıyorum.