Tasarım aşıkları Danimarka'ya!
Haftasonu Danimarka gerçekten insana harika geliyor ama zaman o kadar çabuk geçiyor ki insan mola verdiğini fark edemiyor bile.
Tam da bu nedenle Keremle birlikte bir yerlere gidip hafta sonunu uzatmayı çok seviyoruz. Genellikle Türkiye’yi ya da Avrupa’yı geziyoruz. Son olarak Kopenhag’ı gezdik.
Burayı hep gezmek istemiştim çünkü kuzeylilerin tasarımlarına deli oluyorum: basit çizgiler, bolca beyaz ve derli toplu bir konfor. Bu nedenle mimar olan erkek arkadaşımı Kopenhag’ı gezmek için kandırmam zor olmadı. Burada ilham alabileceği sıra dışı pek çok muhteşem yapı var.
Yola çıkmadan önce bu harika siteyi keşfettim: Visit Copenhagen. Nerede kalıp nereleri gezmemiz gerektiğine bu siteye bakarak karar verdim. Biraz okuma yaptıktan sonra Vesterbro’daki Meatpacking District’de kalmaya karar verdik. Burası yaratıcı insanlar, butikler, restoranlar ve barlarla dolu olan harika bir mahalle. Hotel Denmark’da bir oda ayırttım ve burada yaşadığımız tecrübe tek kelimeyle korkunçtu. Nereden başlasam bilemiyorum ama otel oraya vardığımızda tam anlamıyla bir şantiyeydi. Tam üç kere oda değiştirdik ve geçirdiğimiz uykusuz geceler ve maruz kaldığımız kötü hizmet yüzünden bize söz verilen indirimi de yapmadılar. Kerem’in kız kardeşi Aslı geçen hafta Kopenhag’a gittiğinde şu sevimli ve çevre dostu otelde kalmış: Axel Guldsmeden. Kopenhag’daki otel odaları genelde inanılmaz küçük ancak Axel oteldeki odalar geniş sayılır. Organik kahvaltı servis ediyorlar ve büfede her çeşit peynir, ekmek ve et bulmak mümkün.
Pek çok otelde misafirlerin şehri gezmesi için ayrılmış bisikletler var. Havalimanına ulaşmak ve şehri gezmek için birkaç gün geçerli metro kartı almıştık ama sürekli olarak bisiklete bindiğimiz için kartlarımızı kullanma fırsatı bulamadık. Bisiklete binmek son derece eğlenceliydi ve bu şekilde şehirde görmek istediğimiz bütün mimari yapıları gezme fırsatı bulduk.
Eğer alışveriş yapmak istiyorsanız Vesterbro’daki gününüzü kesinlikle önceden planlamalısınız. Hay House’da bolca hediyelik eşya ve Kerem’in evi için pek çok hoş aksesuar bulduk. Ama benim en sevdiğim yer Designer Zoo oldu. Buradan mücevher ve kahve masam için fincan ile çeşitli dekorasyon malzemeleri aldım. Eğer yeni bir yere taşınacaksanız burada son derece klas mobilyalar da satılıyor.
Vegan yemekleri servis eden ve son derece trend bir mekan olan 42Raw’da öğle yemeğimizi yedik. Ben salatamdan, Kerem’de hamburger ve protein shakeinden son derece memnun kaldı.
Akşamleyin pek çok farklı mekanı gezdik ancak bunlardan hiçbiri anlatmaya değecek mekanlar değildi. Gittiğimiz mekanlardan birisi son derece geleneksel Danimarka yemekleri servis ediyordu ve diğerinde dünya mutfağından seçkin yemekler vardı. Elbette dışarıda yerken vejetaryen ya da sağlıklı yemekler yapan bir yer bulmak oldukça zor olabiliyor. Buna rağmen muhteşem cheesecake yapan bir yer keşfettik Bertel’s Salon. Kopenhag’da üç gün kalmamıza rağmen Bertel’s Salon’a iki kere gittik! Eğer oraya gidecek olursanız tatlı limon çaylarını mutlaka deneyin. Tadı o kadar güzeldi ki bu çaydan almak için şehrin diğer ucuna kadar gittik Osterlandsk Thehus.
Kahvaltı için Mad & Kaffe ‘ye gitmenizi öneririm. Saat 9’dan önce gitmezseniz sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz. Ekşi mayalı ekmekleri ve Brie peynirleri gerçekten nefisti. Beğenmediğimiz tek şey tadı oldukça tuhaf olan yulaf lapası oldu.
Eğer bir kadeh şarap içip canlı müzik dinlemek istiyorsanız akşamı Ved Stranden Barında geçirmenizi öneririm. Buradaki atmosfer çok güzel ve genç servis elemanları şarapları konusunda son derece bilgili oldukları için sizinle şarapları hakkında öğrenmek istediğiniz her şeyi paylaşmak konusunda oldukça istekli. Şarabın yanına hazırladıkları ordövr tabakları da oldukça güzel ancak mutfak kapanmadan siparişlerinizi erkenden vermelisiniz.
Eğer bir hafta sonu kaçamağı yapmak istiyorsanız Kopenhag gerçekten harika. İstanbul’dan yapılan uçuşlar 3 saatten kısa sürüyor. Eğer tasarıma meraklıysanız burada aklınızı kaçırmanız işten bile değil. Bebek battaniyeleri bile inanılmaz derecede şık!